Ağıt

Genellikle bir ölünün ya da acı, üzücü bir olayın ardından söylenen halk türküsü. Ağıtlar, başından acı bir olay geçen ya da ölen kişinin iyiliklerinden, yiğitçe davranışlarından ve yaşamındaki önemli olaylardan söz eder. Belli geleneksel hareketler eşliğinde kendine özgü ölçü ve uyaklarla söylenir.Türklerde ağıt geleneği çok eskidir. Anadolu’nun hemen her yerinde söylenir. Ağıtlar yarı anonim folklor ürünleri arasında da sayılabilir. Türkçede 7, 8 ve 10 heceli ağıtlar yaygındır. En çok rastlanılanı 8 hecelilerdir. Erkeklerin söylediği ağıtlar varsa da ağıtları daha çok kadınlar söyler. Gösteri bölümüyle tiyatro, söyleniş biçimiyle şiirseldir. Ağıtlar türkü ve destanla yakın ilişki içindedir.

Şiir Ve Şiir Türleri

şiir Edebi Bir eser olmakla birlikte edebi türlerden birisidir
Dilin anlam, ses ve ritim öğelerini belli düzen içinde kullanarak bir olayı, ya da bir duygusal ve düşünsel deneyimi yoğunlaşmış ve sıradanlıktan uzaklaşmış bir biçimde ifade etme sanatıdır.

Lirik şiir
Toplumun hemen her kesimini ilgilendiren sevinç,coşku veya acı gibi ortak duyguların veya aşk, ayrılık, özlem gibi bireysel duyguların coşkulu bir tarzda işlendiği şiirlere lirik şiir denir. Eski Yunan edebiyatında bu tarz şiirler lir denen bir sazla söylendiği için böyle adlandırılmıştır. Bizim edebiyatımızda halk âşıklarının (veya halk şairlerinin) söylediği şiirlerin çoğu liriktir.

Epik şiir
Destansı özellikler gösteren şiirlerdir. Kahramanlık, savaş, yiğitlik konuları işlenir. Okuyanda coşku, yiğitlik duygusu, savaşma arzusu uyandırır. Daha çok, uzun olarak söylenir. Divan edebiyatında kasideler, Halk edebiyatında koçaklama, destan, varsağı türleri de epik özellik gösterir. Tarihimizde birçok şanlı zaferler yaşadığımızdan, epik şiir yönüyle bir hayli zengin bir edebiyatımız vardır.

Didaktik şiir
Belli bir düşünceyi aşılamak veya belli bir konuda öğüt, bilgi vermek, bir ahlak dersi çıkarmak amacıyla öğretici nitelikte yazılan, duygu yönü az olan şiir türüdür. Kısaca öğretici şiirdir. Yusuf Has Hacip’in Kutatgu Bilig, Aşık Paşa’nın Garibname, Nabi’nin Hayriye bu türün ünlü örnekleridir. Tanzimat’tan sonraki Türk Edebiyatında Ziya Paşa’nın Terkib-i Bend; Tevfik Fikret’in Haluk’un Defteri ve Şermin; Mehmet Akif’in Süleymaniye Kürsüsünde, Asım adlı eserleri de bu tarzda yazılmış ünlü eserler. Fabl türündeki eserler de örnek olarak gösterilebilir.

Pastoral şiir
Doğa şiirlerini, çobanların doğadaki yaşayışlarını anlatan şiirlerdir. Doğaya karşı bir sevgi, bir imrenme söz konusudur bunlarda. Eğer şair doğa karşısındaki duygulanmasını anlatıyorsa “idil”, bir çobanla karşılıklı konuşuyormuş gibi anlatırsa “eglog” adını alır.

Satirik şiir
Eleştirici bir anlatımı olan şiirlerdir. Bir kişi, olay, durum, iğneleyici sözlerle, alaylı ifadelerle eleştirilir. Bunlarda didaktik özellikler de görüldüğünden, didaktik şiir içinde de incelenebilir. Ancak açık bir eleştiri olduğundan ayrı bir sınıfa alınması daha doğru olur. Bu tür şiirlere Divan edebiyatında hiciv, Halk edebiyatında taşlama, yeni edebiyatımızda ise yergi verilir.

Dramatik şiir
Tiyatroda kullanılan şiir türüdür. Eski Yunan edebiyatında oyuncuların sahnede söyleyecekleri sözler şiir haline getirilir ve onlara ezberletilirdi. Bu durum dram tiyatro türünün ( 19. yy. ) çıkışına kadar sürer. Bundan sonra tiyatro metinleri düz yazıyla yazılmaya başlanır.

Dramatik şiir harekete çevrilebilen şiir türüdür. Başlangıçta trajedi ve kommedi olmak üzere iki tür olan bu şiir türü dramın eklenmesiyle üç kere çıkmıştır. Bizde dramatik şiir türüne örnek verilmemiştir. Çünkü bizim Batı’ya açıldığımız dönemde ( Tanzimat ) Batı’da da bu tür şiirler yazılmıyordu; nesir kullanılıyordu tiyatroda. Bizim tiyatrocularımız da tiyatro eserlerini bundan dolayı nesirle yazmışlardır. Ancak nadirde olsa nazımla tiyatro yazan da olmuştur. Abdülhak Hamit Tarhan gibi…

Edebi Türler Nelerdir?

Edebiyat türlerini önce ikiye ayırmak mümkündür. Birincisi nazım, ikincisi nesir. Nazım belli bir ölçü ve kalıp esas alınarak üretilmiş edebi ürünlerdir. Ya da kısaca bütün şiir ve şiirler metinlerdir. Hece vezni gibi belli bir kalıp ve ölçü kaygısı güdülerek yazılır. Nesir ise serbest, ölçüsüz düz yazıdır. Nazım genel olarak bütün şiir türlerini kapsar. Nesir ise edebiyatın şiir dışındaki tüm biçimlerini kapsar. Roman, öykü, tiyatro, deneme gibi.

(Aşağıdan bir başlık seçiniz…)

Şiir
Destan
Ağıt
Mesnevi
Eleji
Roman
Öykü (Hikaye)
Masal
Deneme
Biyografi
Makale
Anı
Eleştiri
Mizah

Edebiyatın Tanımı

Okuyanlara estetik (sanatsal) bir doyum sağlamak amacıyla yazılmış, ya da böyle bir amacı olmasa bile biçimsel ve içeriksel özellikleriyle bu düzeye ulaşabilen bütün yazılı eserlere edebiyat denir. Edebiyat bir anlatım biçimidir. Düşünce ve duyguları güzel ve etkili bir biçimde anlatma sanatı olarak da tanımlanabilir. Herhangi bir metnin edebiyat eseri sayılabilmesi için sanatsal değerler taşıması gerekir. Edebiyatın ne olduğunu anlayabilmek için onun, dilden, konuşma ve düzyazı dilinden farklı olan yanlarını ortaya koymak gereklidir.



Konuşma ve düzyazı dilinde, dil bir araç, sözcükleri kullanmakla girişilmiş, belli bir amaca dönük eylemdir. Doğruyu araştırma, ortaya koyma, başkalarına iletme aracıdır. Konuşma ve yazı dilinde sözcükler görevini yaptıktan sonra işe yaramaz hale gelir. Önemli olan meydana getireceği sonuçlardır. Sonuç yani amaç, onu okuyan, ya da dinleyendeki değişimdir. Düşüncemizi dile getiren sözcükleri nasıl biçimlendirdiğimizi unuturuz. Onlar aracılığı ile düşüncemizi ilettiğimiz kişi de onların nasıl biçimlendirildiğine dikkat etmez. Unutur. Dil, bizi doğrudan doğruya öteki insanlarla yada eşya ve düşüncelerle karşı karşıya getirir. Konuşma ve yazı dilinde sözcükler saydamdır. Uçarıdır. Aradan kaybolur gider.



Oysa şiir ve edebiyatta bunların tam tersi oluşmaktadır. Şiir ve edebiyatta dil bir araç değil, biraz amaçtır. Şiir ve edebiyatta dil, sözcükler, cümleler ve biçimler nesnel (objektif) hale gelirler, şeyleşirler. İnsanla öteki insanların, eşyanın ve düşüncelerin arasına girip saydamlaşmaz şiir. Uçarı hale gelmez konuşma ve düzyazı da olduğu gibi. Tam tersine, karşımıza çıkar. Resim gibi, heykel, müzik, yapı gibi (eşya) değeri kazanır.

Şair cümle kurmaz, bir nesne meydana getirir. Sözcüklerle, güzel, unutulmaz biçimler yaratır. Sözcüklerin bir araya özel biçimler altında getirilişinde derin eğilimler dürtüsü vardır. Şair, dilde olduğu gibi sözcüklerden yararlanmaz. Onlara yararlı olur. Renk, ses, hacim gibi onları şeyleştirir, kırar, bozar ve yeniden birleştirerek bir şiir dünyası kurar.



Sözlerin ve sözcüklerin nesnelleştirilerek özel işaretler, deyişler, tılsımlı biçimler haline getirilmesi, bunların sihir ve büyü alanında kullanılması, unutulmayan, ezberlenen özel biçimlerle tekrar edilmesi, şiirin doğuşunu hazırlayan en eski etkenlerdir. Bu yönden denilebilir ki, yazı şöyle dursun, tam konuşma dilinin bile gerçekleşmediği, insanın ve insanlığını en eski tarihinde şiir ve şiir dili vardır. Demek ki, edebiyat, dilden önce idi.



Bununla beraber gerçek şiir ve edebiyat yazının bulunup kullanılmasından sonra gelişmiştir. Sanat dışı konularda (politika, hukuk, mektup vb. alanlarda) bile ilk yazılı metinler, edebiyata yakın, destanî, güzellik iddiası ile yüklü oldukça nesnel eserler olmuşlardır.

Ses Bilgisi Konu anlatımı

Sesliler: Söylerken herhangi bir engelle karşılaşmadan çıkarlar.

-Kalın sesliler:a,ı,o,u İnce sesliler:e,i,ö,ü

-Düz sesliler:a,e,ı,i Yuvarlak sesliler:o,ö,u,ü

-Geniş sesliler:a,e,o,ö Dar sesliler:ı,i,u,ü



Sessizler:Söylerken engellerle karşılaşırlar.Bunun içinde söylerken ünlüyle birlikte söylenirler.

-Sert sessizler:f,s,t,k,ç,ş,h,p

-Yumuşak sessizler:Sertlerin dışındaki sessizler



BÜYÜK ÜNLÜ(SESLİ) UYUMU:

Kalından (a,ı,o,u) sonra kalın,inceden (e,i,ü,ö) sonra ince gelir.Asıl yani temel kuraldır,yalnız Türkçe sözcükler için geçerlidir.

Örn:ağaç,yenilgi,sürükleyici vb.



UYMADIĞI HALDE TÜRKÇE OLANLAR:

-Temel şeklinden uzaklaştıkları için uymayanlar

Örn:elma,hangi,anne vb.

-Uymayan ekler:Kalıp(değişmez,başka şekli olmadıkları için) oldukları için uymazlar.

Örn:-yor:istiyor

-ken:gelirken

-leyin:sabahleyin

-mtırak:yeşilimtırak

-ki:başındaki

-daş:gönüldaş



KÜÇÜK ÜNLÜ UYUMU:

Temel değildir,sonradan İstanbul Türkçe’sinin etkisiyle ortaya çıkmıştır.

-a,e,ı,i den sonra a,e,ı,i gelir.

-o,ö,u,ü den sonra o,ö,u,ü gelir.



B.Ü.U’YA UYUP K.Ü.U’YA UYMAYANLAR:

Örn:çamur,yağmur,tavuk,kabuk vb.

NOT:Eklerin ve zamanla değişenlerin durumu B.Ü.U ile aynıdır.



ÜNSÜZ UYUMU / BENZEŞMESİ / SERTLEŞMESİ:

Sertle biten sözcüğe gelen ek (c,d,g) sert (ç,t,k)’le başlar.

Örn:diş-çi sokak-ta millet-çe kalk-tı dış-tan



ÜNSÜZ YUMUŞAMASI:

Sertle biten sözcük+ünlüyle başlayan ek=ünsüz yumuşaması

(p,ç,t,k) = (b,c,d,g)

örn: kitap-ı>kitabı ağaç-ı>ağacı

yurt-u>yurdu renk-i>rengi

git-en>giden dert-ime>derdime



ÜNSÜZ YUMUŞAMASINA AYKIRILIK:

1.Özel adlara gelen eklerin yazılışlarında olmaz:

Örn:Ahmet-i>Ahmet’i Gemlik-e>Gemlik’e



2.Yabancı asıllılarda olmaz:

örn: millet-e>millete tazyik-e>tazyike hukuk-u>hukuku sürat-i>sürati

kaset-i>kaseti



3.Tek heceli sözcüklerde genelde olmaz:

örn:at-a>a ok-u>oku ip-e>ipe suç-u>suçu iç-e>içe vb.

Tek hecelilerde olanlar:

Örn:cep-i>cebi çok-u>çoğu taç-ı>tacı kap-ı>kabı yurt-u>yurdu



SES DÜŞMESİ:

SESLİ HARFİN DÜŞMESİ (HECE DÜŞMESİ/ÜNLÜ DÜŞMESİ):

Örn:ileri-lemek>ilerlemek

Koku-lamak>koklamak

Uyu-ku>uyku

Burun-u>burnu vb.



SESSİZ HARFİN DÜŞMESİ:

Sonu ‘k’ ile biten+küçültme eki ‘-cik,cık’ =ünsüz düşmesi

Örn:minik-cik>minicik

Ufak-cık>ufacık



SES TÜREMESİ:

ÜNLÜ TÜREMESİ:

Küçültme eki (-cık,-cik) nin tek heceli sözcüğe gelmesiyle oluşur.

Örn:genç-cik>gencecik

Az-cık>azıcık

Bir-cik>biricik



ÜNSÜZ TÜREMESİ:

Yardımcı eylemlerle yapılan birleşik eylemlerde:

Örn:af-etmek>affetmek

His-etmek>hissetmek

Zan-etmek>zannetmek vb.



DARALMA(SESLİ DARALMASI):

‘y’ sessizini etkisiyle geniş ünlüler(a,e,o,ö)in dar ünlü(ı,i,u,ü) durumuna geçerek daralmasıdır.

Örn:de-yor>diyor

Ye-yor>yiyor

Söyle-yor>söylüyor vb.



KAYNAŞMA:

İki ünlü arasına gelen ‘y,ş,s,n’ sessizleriyle yapılır.

Örn:elma-ı>elmayı

Kardeşi-e>kardeşine

İki-er>ikişer

Anne-i>annesi



ULAMA:

Ünsüzle biten sözcük+(arada noktalama işareti olmaması koşuluyla)+ünlüyle biten sözcük=ulama

Örn:Ben,akşam eve gelirken üç ekmek aldım.

Arap atlar yakın eder ırağı.



VURGU:

SÖZCÜK VURGUSU:

Genelde sözcüğün son hecesindedir.



CÜMLE VURGUSU:

Yüklemden önce gelen sözcüktedir.



SES KONUSUYLA İLGİLİ GENEL BİLGİLER:

1.İki ünlü yan yana gelmez:

Örn: şiir, şair, saat vb.

2.İlk hecelerde iki ünsüz yan yana gelmez:

örn: spor, plan vb.

3.İlk hece dışında ‘o,ö’ bulunmaz:

örn:radyo,doktor,televizyon vb.