Ağıt

Genellikle bir ölünün ya da acı, üzücü bir olayın ardından söylenen halk türküsü. Ağıtlar, başından acı bir olay geçen ya da ölen kişinin iyiliklerinden, yiğitçe davranışlarından ve yaşamındaki önemli olaylardan söz eder. Belli geleneksel hareketler eşliğinde kendine özgü ölçü ve uyaklarla söylenir.Türklerde ağıt geleneği çok eskidir. Anadolu’nun hemen her yerinde söylenir. Ağıtlar yarı anonim folklor ürünleri arasında da sayılabilir. Türkçede 7, 8 ve 10 heceli ağıtlar yaygındır. En çok rastlanılanı 8 hecelilerdir. Erkeklerin söylediği ağıtlar varsa da ağıtları daha çok kadınlar söyler. Gösteri bölümüyle tiyatro, söyleniş biçimiyle şiirseldir. Ağıtlar türkü ve destanla yakın ilişki içindedir.

Şiir Ve Şiir Türleri

şiir Edebi Bir eser olmakla birlikte edebi türlerden birisidir
Dilin anlam, ses ve ritim öğelerini belli düzen içinde kullanarak bir olayı, ya da bir duygusal ve düşünsel deneyimi yoğunlaşmış ve sıradanlıktan uzaklaşmış bir biçimde ifade etme sanatıdır.

Lirik şiir
Toplumun hemen her kesimini ilgilendiren sevinç,coşku veya acı gibi ortak duyguların veya aşk, ayrılık, özlem gibi bireysel duyguların coşkulu bir tarzda işlendiği şiirlere lirik şiir denir. Eski Yunan edebiyatında bu tarz şiirler lir denen bir sazla söylendiği için böyle adlandırılmıştır. Bizim edebiyatımızda halk âşıklarının (veya halk şairlerinin) söylediği şiirlerin çoğu liriktir.

Epik şiir
Destansı özellikler gösteren şiirlerdir. Kahramanlık, savaş, yiğitlik konuları işlenir. Okuyanda coşku, yiğitlik duygusu, savaşma arzusu uyandırır. Daha çok, uzun olarak söylenir. Divan edebiyatında kasideler, Halk edebiyatında koçaklama, destan, varsağı türleri de epik özellik gösterir. Tarihimizde birçok şanlı zaferler yaşadığımızdan, epik şiir yönüyle bir hayli zengin bir edebiyatımız vardır.

Didaktik şiir
Belli bir düşünceyi aşılamak veya belli bir konuda öğüt, bilgi vermek, bir ahlak dersi çıkarmak amacıyla öğretici nitelikte yazılan, duygu yönü az olan şiir türüdür. Kısaca öğretici şiirdir. Yusuf Has Hacip’in Kutatgu Bilig, Aşık Paşa’nın Garibname, Nabi’nin Hayriye bu türün ünlü örnekleridir. Tanzimat’tan sonraki Türk Edebiyatında Ziya Paşa’nın Terkib-i Bend; Tevfik Fikret’in Haluk’un Defteri ve Şermin; Mehmet Akif’in Süleymaniye Kürsüsünde, Asım adlı eserleri de bu tarzda yazılmış ünlü eserler. Fabl türündeki eserler de örnek olarak gösterilebilir.

Pastoral şiir
Doğa şiirlerini, çobanların doğadaki yaşayışlarını anlatan şiirlerdir. Doğaya karşı bir sevgi, bir imrenme söz konusudur bunlarda. Eğer şair doğa karşısındaki duygulanmasını anlatıyorsa “idil”, bir çobanla karşılıklı konuşuyormuş gibi anlatırsa “eglog” adını alır.

Satirik şiir
Eleştirici bir anlatımı olan şiirlerdir. Bir kişi, olay, durum, iğneleyici sözlerle, alaylı ifadelerle eleştirilir. Bunlarda didaktik özellikler de görüldüğünden, didaktik şiir içinde de incelenebilir. Ancak açık bir eleştiri olduğundan ayrı bir sınıfa alınması daha doğru olur. Bu tür şiirlere Divan edebiyatında hiciv, Halk edebiyatında taşlama, yeni edebiyatımızda ise yergi verilir.

Dramatik şiir
Tiyatroda kullanılan şiir türüdür. Eski Yunan edebiyatında oyuncuların sahnede söyleyecekleri sözler şiir haline getirilir ve onlara ezberletilirdi. Bu durum dram tiyatro türünün ( 19. yy. ) çıkışına kadar sürer. Bundan sonra tiyatro metinleri düz yazıyla yazılmaya başlanır.

Dramatik şiir harekete çevrilebilen şiir türüdür. Başlangıçta trajedi ve kommedi olmak üzere iki tür olan bu şiir türü dramın eklenmesiyle üç kere çıkmıştır. Bizde dramatik şiir türüne örnek verilmemiştir. Çünkü bizim Batı’ya açıldığımız dönemde ( Tanzimat ) Batı’da da bu tür şiirler yazılmıyordu; nesir kullanılıyordu tiyatroda. Bizim tiyatrocularımız da tiyatro eserlerini bundan dolayı nesirle yazmışlardır. Ancak nadirde olsa nazımla tiyatro yazan da olmuştur. Abdülhak Hamit Tarhan gibi…

Edebi Türler Nelerdir?

Edebiyat türlerini önce ikiye ayırmak mümkündür. Birincisi nazım, ikincisi nesir. Nazım belli bir ölçü ve kalıp esas alınarak üretilmiş edebi ürünlerdir. Ya da kısaca bütün şiir ve şiirler metinlerdir. Hece vezni gibi belli bir kalıp ve ölçü kaygısı güdülerek yazılır. Nesir ise serbest, ölçüsüz düz yazıdır. Nazım genel olarak bütün şiir türlerini kapsar. Nesir ise edebiyatın şiir dışındaki tüm biçimlerini kapsar. Roman, öykü, tiyatro, deneme gibi.

(Aşağıdan bir başlık seçiniz…)

Şiir
Destan
Ağıt
Mesnevi
Eleji
Roman
Öykü (Hikaye)
Masal
Deneme
Biyografi
Makale
Anı
Eleştiri
Mizah

Edebiyatın Tanımı

Okuyanlara estetik (sanatsal) bir doyum sağlamak amacıyla yazılmış, ya da böyle bir amacı olmasa bile biçimsel ve içeriksel özellikleriyle bu düzeye ulaşabilen bütün yazılı eserlere edebiyat denir. Edebiyat bir anlatım biçimidir. Düşünce ve duyguları güzel ve etkili bir biçimde anlatma sanatı olarak da tanımlanabilir. Herhangi bir metnin edebiyat eseri sayılabilmesi için sanatsal değerler taşıması gerekir. Edebiyatın ne olduğunu anlayabilmek için onun, dilden, konuşma ve düzyazı dilinden farklı olan yanlarını ortaya koymak gereklidir.



Konuşma ve düzyazı dilinde, dil bir araç, sözcükleri kullanmakla girişilmiş, belli bir amaca dönük eylemdir. Doğruyu araştırma, ortaya koyma, başkalarına iletme aracıdır. Konuşma ve yazı dilinde sözcükler görevini yaptıktan sonra işe yaramaz hale gelir. Önemli olan meydana getireceği sonuçlardır. Sonuç yani amaç, onu okuyan, ya da dinleyendeki değişimdir. Düşüncemizi dile getiren sözcükleri nasıl biçimlendirdiğimizi unuturuz. Onlar aracılığı ile düşüncemizi ilettiğimiz kişi de onların nasıl biçimlendirildiğine dikkat etmez. Unutur. Dil, bizi doğrudan doğruya öteki insanlarla yada eşya ve düşüncelerle karşı karşıya getirir. Konuşma ve yazı dilinde sözcükler saydamdır. Uçarıdır. Aradan kaybolur gider.



Oysa şiir ve edebiyatta bunların tam tersi oluşmaktadır. Şiir ve edebiyatta dil bir araç değil, biraz amaçtır. Şiir ve edebiyatta dil, sözcükler, cümleler ve biçimler nesnel (objektif) hale gelirler, şeyleşirler. İnsanla öteki insanların, eşyanın ve düşüncelerin arasına girip saydamlaşmaz şiir. Uçarı hale gelmez konuşma ve düzyazı da olduğu gibi. Tam tersine, karşımıza çıkar. Resim gibi, heykel, müzik, yapı gibi (eşya) değeri kazanır.

Şair cümle kurmaz, bir nesne meydana getirir. Sözcüklerle, güzel, unutulmaz biçimler yaratır. Sözcüklerin bir araya özel biçimler altında getirilişinde derin eğilimler dürtüsü vardır. Şair, dilde olduğu gibi sözcüklerden yararlanmaz. Onlara yararlı olur. Renk, ses, hacim gibi onları şeyleştirir, kırar, bozar ve yeniden birleştirerek bir şiir dünyası kurar.



Sözlerin ve sözcüklerin nesnelleştirilerek özel işaretler, deyişler, tılsımlı biçimler haline getirilmesi, bunların sihir ve büyü alanında kullanılması, unutulmayan, ezberlenen özel biçimlerle tekrar edilmesi, şiirin doğuşunu hazırlayan en eski etkenlerdir. Bu yönden denilebilir ki, yazı şöyle dursun, tam konuşma dilinin bile gerçekleşmediği, insanın ve insanlığını en eski tarihinde şiir ve şiir dili vardır. Demek ki, edebiyat, dilden önce idi.



Bununla beraber gerçek şiir ve edebiyat yazının bulunup kullanılmasından sonra gelişmiştir. Sanat dışı konularda (politika, hukuk, mektup vb. alanlarda) bile ilk yazılı metinler, edebiyata yakın, destanî, güzellik iddiası ile yüklü oldukça nesnel eserler olmuşlardır.

Ses Bilgisi Konu anlatımı

Sesliler: Söylerken herhangi bir engelle karşılaşmadan çıkarlar.

-Kalın sesliler:a,ı,o,u İnce sesliler:e,i,ö,ü

-Düz sesliler:a,e,ı,i Yuvarlak sesliler:o,ö,u,ü

-Geniş sesliler:a,e,o,ö Dar sesliler:ı,i,u,ü



Sessizler:Söylerken engellerle karşılaşırlar.Bunun içinde söylerken ünlüyle birlikte söylenirler.

-Sert sessizler:f,s,t,k,ç,ş,h,p

-Yumuşak sessizler:Sertlerin dışındaki sessizler



BÜYÜK ÜNLÜ(SESLİ) UYUMU:

Kalından (a,ı,o,u) sonra kalın,inceden (e,i,ü,ö) sonra ince gelir.Asıl yani temel kuraldır,yalnız Türkçe sözcükler için geçerlidir.

Örn:ağaç,yenilgi,sürükleyici vb.



UYMADIĞI HALDE TÜRKÇE OLANLAR:

-Temel şeklinden uzaklaştıkları için uymayanlar

Örn:elma,hangi,anne vb.

-Uymayan ekler:Kalıp(değişmez,başka şekli olmadıkları için) oldukları için uymazlar.

Örn:-yor:istiyor

-ken:gelirken

-leyin:sabahleyin

-mtırak:yeşilimtırak

-ki:başındaki

-daş:gönüldaş



KÜÇÜK ÜNLÜ UYUMU:

Temel değildir,sonradan İstanbul Türkçe’sinin etkisiyle ortaya çıkmıştır.

-a,e,ı,i den sonra a,e,ı,i gelir.

-o,ö,u,ü den sonra o,ö,u,ü gelir.



B.Ü.U’YA UYUP K.Ü.U’YA UYMAYANLAR:

Örn:çamur,yağmur,tavuk,kabuk vb.

NOT:Eklerin ve zamanla değişenlerin durumu B.Ü.U ile aynıdır.



ÜNSÜZ UYUMU / BENZEŞMESİ / SERTLEŞMESİ:

Sertle biten sözcüğe gelen ek (c,d,g) sert (ç,t,k)’le başlar.

Örn:diş-çi sokak-ta millet-çe kalk-tı dış-tan



ÜNSÜZ YUMUŞAMASI:

Sertle biten sözcük+ünlüyle başlayan ek=ünsüz yumuşaması

(p,ç,t,k) = (b,c,d,g)

örn: kitap-ı>kitabı ağaç-ı>ağacı

yurt-u>yurdu renk-i>rengi

git-en>giden dert-ime>derdime



ÜNSÜZ YUMUŞAMASINA AYKIRILIK:

1.Özel adlara gelen eklerin yazılışlarında olmaz:

Örn:Ahmet-i>Ahmet’i Gemlik-e>Gemlik’e



2.Yabancı asıllılarda olmaz:

örn: millet-e>millete tazyik-e>tazyike hukuk-u>hukuku sürat-i>sürati

kaset-i>kaseti



3.Tek heceli sözcüklerde genelde olmaz:

örn:at-a>a ok-u>oku ip-e>ipe suç-u>suçu iç-e>içe vb.

Tek hecelilerde olanlar:

Örn:cep-i>cebi çok-u>çoğu taç-ı>tacı kap-ı>kabı yurt-u>yurdu



SES DÜŞMESİ:

SESLİ HARFİN DÜŞMESİ (HECE DÜŞMESİ/ÜNLÜ DÜŞMESİ):

Örn:ileri-lemek>ilerlemek

Koku-lamak>koklamak

Uyu-ku>uyku

Burun-u>burnu vb.



SESSİZ HARFİN DÜŞMESİ:

Sonu ‘k’ ile biten+küçültme eki ‘-cik,cık’ =ünsüz düşmesi

Örn:minik-cik>minicik

Ufak-cık>ufacık



SES TÜREMESİ:

ÜNLÜ TÜREMESİ:

Küçültme eki (-cık,-cik) nin tek heceli sözcüğe gelmesiyle oluşur.

Örn:genç-cik>gencecik

Az-cık>azıcık

Bir-cik>biricik



ÜNSÜZ TÜREMESİ:

Yardımcı eylemlerle yapılan birleşik eylemlerde:

Örn:af-etmek>affetmek

His-etmek>hissetmek

Zan-etmek>zannetmek vb.



DARALMA(SESLİ DARALMASI):

‘y’ sessizini etkisiyle geniş ünlüler(a,e,o,ö)in dar ünlü(ı,i,u,ü) durumuna geçerek daralmasıdır.

Örn:de-yor>diyor

Ye-yor>yiyor

Söyle-yor>söylüyor vb.



KAYNAŞMA:

İki ünlü arasına gelen ‘y,ş,s,n’ sessizleriyle yapılır.

Örn:elma-ı>elmayı

Kardeşi-e>kardeşine

İki-er>ikişer

Anne-i>annesi



ULAMA:

Ünsüzle biten sözcük+(arada noktalama işareti olmaması koşuluyla)+ünlüyle biten sözcük=ulama

Örn:Ben,akşam eve gelirken üç ekmek aldım.

Arap atlar yakın eder ırağı.



VURGU:

SÖZCÜK VURGUSU:

Genelde sözcüğün son hecesindedir.



CÜMLE VURGUSU:

Yüklemden önce gelen sözcüktedir.



SES KONUSUYLA İLGİLİ GENEL BİLGİLER:

1.İki ünlü yan yana gelmez:

Örn: şiir, şair, saat vb.

2.İlk hecelerde iki ünsüz yan yana gelmez:

örn: spor, plan vb.

3.İlk hece dışında ‘o,ö’ bulunmaz:

örn:radyo,doktor,televizyon vb.

İsim Çekim Ekleri Konu Anlatımı



Şimdide Gördüklerimi bol örneklerle okuyarak iyice konuyu kavrayalım...

İsim Çekim Ekleri

İsim soylu sözcüklere gelerek onlara cümlede görev ve anlam kazandıran eklerdir. Sadece isimlerle ilgili olmayıp zamir, sıfat ve zarflarla da ilgili olduğundan isim soylu sözcüklerin sonunda işledik. Bu ekleri şöyle gösterebiliriz.


1. Çokluk eki

2. Hal ekleri

3. Eşitlik eki

4. İyelik eki

5. İlgi eki


A. ÇOKLUK EKİ


Asıl işlevi isimlerin sayı bakımından çokluğunu bildirmektir.

Kalemler , çantalar , defterler alındı.


B. HAL EKLERİ


İsim soylu sözcüklere gelerek onların yüklemle ya da diğer sözcüklerle ilgilerini sağlayan eklerdir. Bunları şu şekilde inceleyebiliriz.


1. - i hal eki (yükleme hali)


“Ev - i gördüm.”

“Odun - u yardım.” cümlelerinde kullanılan eklerdir. Fiilin neyi etkilediğini gösterir. Fiile sorulan “kimi, neyi” sorularına cevap verir.


2. - e hal eki (yönelme hali)


“Eve gitti.” cümlesinde yer bildirir.

“Yaza gelecekler.” cümlesinde zaman bildirir; zarf yapar.

“Beş bin liraya aldım.” cümlesinde miktar bildirerek zarf yapar.

“Başbaşa resim çektirmişler.” cümlesinde durum bildirerek zarf yapmış.

Bu ek “ben” ve “sen” şahıs zamirlerine geldiğinde, zamirlerin yapısını değiştirir ve onları “bana”, “sana” şekline çevirir.

Bu eki,

“Haberi duyunca koşa koşa olay yerine geldi.”

“Elindeki taşları oraya buraya rastgele atıyordu.”

“Saat üçü beş geçe istasyonda buluşacağız.” cümlelerinde altı çizili eklerle karıştırmayalım. “-e” hal eki fiillerin kök ya da gövdelerine eklenmez.


3. - de hal eki (bulunma hali)


“Evde bekliyor.” cümlesinde yer bildirir.

“Ayakta bekliyor.” cümlesinde durum bildirerek zarf yapmış.

“3′te gelecek.” cümlesinde zaman bildirerek zarf yapmış.

“Onlar gözde insanlar.” cümlesinde eklendiği sözcüğün anlamını değiştirmiş ve sıfat yapmış. Elbette bu durumda yapım eki olmuş.

“Buralarda saz boyunda otlar biter.” cümlesinde sıfat yapmış ancak yapım eki olmamış.


4. - den hali (çıkma durumu)


“Evden çıktı.” cümlesinde yer bildirmiş.

“Akşamdan gidelim.” cümlesinde zaman bildirmiş.

“Sıradan insanlardı onlar.” cümlesinde eklendiği sözcüğün anlamını değiştirerek sıfat yapmış ve yapım eki olmuş.

“Senden iyi arkadaş bulamam.” cümlesinde karşılaştırma bildirmiş.

“Sıkıntıdan tırnaklarını yerdi.” cümlesinde neden bildirmiş.

“Her taraf kağıttan uçaklarla doluydu.” cümlesinde bir şeyin neyden yapıldığını göstermiş.

“Birden ayağa fırladı.” cümlesinde durum bildirmiş. Bu tür örnekler çoğaltılabilir. Önemli olan, eklerin cümle içindeki anlamını kavramaktır.


5. Yalın hâli: Bu hâl eksizdir.

ÖRN: Ahmet, ev…


C. EŞİTLİK EKİ


İsim soylu sözcüklere gelip onlara değişik anlamlar katan ve anlama bağlı olarak onları sıfat, zarf yapan - ce , -ca (-çe, -ça) ekleridir.

Böyle çocukça davranmamalısın. (benzerlik)

Sınıfça geziye gittik. (topluluk)

Bence bu kazak daha güzel. (kanaat)

Çocuğu iyice dövmüşler. (pekiştirme)

Onca işim arasında seni mi düşüneyim? (derecelendirme)


Bu ve buna benzer anlamlar katan eşitlik eki ayrıca sözcüğün görevini de değiştirir. Birinci cümledeki “çocukça” sözü zarftır. Ancak bu sözcük eşitlik eki almadan çocuk ismini karşılar. Ek alınca türü değişmiştir.

Fiil Çekim Ekleri Konu Anlatımı



Şimdide İzlediklerimizi Konu anlatımları ile örnkler eşliğinde pekiştirelim...

Dilimizde fiiller çekimli hâlde kullanılır. İkinci tekil şahıs emir çekimi hariç bütün fiiller çekim eki alarak kullanılır.

¶Fiil çekim ekleri, fiil kök veya gövdelerine eklenerek, fiillerin zamanını, yapılış şeklini ve şahsını belirtirler.

Dilimizdeki fiil çekim eklerini şu şekilde sınıflandırabiliriz:

1-Zaman ve şekil ekleri (haber ve dilek kipleri)
2-Şahıs ekleri
3-Soru eki
4-Ek-fiil

Şimdi bunları tek tek inceleyelim.
1. ZAMAN ve ŞEKİL EKLERİ
a. HABER KİP EKLERİ

Dilimizde üç temel zaman vardır:Geçmiş zaman Şimdiki zaman Gelecek zaman

Ama bütün zamanları içeren tasnif şudur:

1-Geçmiş zaman (Bilinen geçmiş zaman ve öğrenilen geçmiş zaman)
2-Şimdiki zaman
3-Gelecek zaman
ve bunların hepsini kapsayan
4-Geniş zaman

Fiilde anlatılan işin, kılışın, oluşun, hareketin, durumun[4] bağlı bulunduğu zamana fiilin zamanı denir. Haber kiplerinde de fiilin zamanı bildirilir. Yalnız aşağıda ele alınacak olan zaman ekleri bazen kendi zamanlarını belirtmeyebilirler; çekim eki olmaktan çıkabilirler veya anlam kayması sonucu başka bir zamanı belirtebilirler[5]:

hünkârbeğendi, geçmiş (zaman), gelecek (zaman), okur yazar... (yapım eki görevinde)

Bir gün Hoca pazara çıkar. (çıkmış)... (anlam kayması)

Bu altı zamanı ifade eden ekler şunlardır:
1. Bilinen Geçmiş Zaman Eki: "-dı/-di/-du/-dü" "-tı/-ti/-tu/-tü"

Fiil kök veya gövdesine gelerek görülen/şahit olunan ve bilinen geçmişe ait bir işin vb. anlatılmasını/hikâye edilmesini/haber verilmesini sağlar:

Geldim, okumadın, yürüdü, koştuk, söylediniz, ağladılar...

Diğer görevleri:

İkilemeler kurar:Oldu bittiye getirdiler.

Zaman bildirme işlevini yitirip yapım eki olarak kullanılabilir; sıfat ve isim olarak kullanılan kelimeler türetir[6]:

Mirasyedi (adam), şıpsevdi, külbastı, imambayıldı, gecekondu, kaptıkaçtı...
2. Öğrenilen Geçmiş Zaman Eki: "-mış/-miş/-muş/-müş"

Fiil kök veya gövdesine gelerek görülmeyen/şahit olunmayan ve bilinmeyen geçmişe ait, başkasından duyulan bir işin vb. anlatılmasını/nakledilmesini sağlar:

Uyumuşum, konuşmuşsun, sevmemiş, durmuşuz, bilememişsiniz, almışlar...

Diğer görevleri:

Farz etme anlamı katar:

“Çay içen var mı?”, diyorlar. Ben de “evet, ben bir çay tiryakisiyim.” diyormuşum.

Sonradan fark etme anlamı katar; başkasından duyma söz konusu olmaz:

Dün çok yorulmuşum.

Teşekkür ederim, yemek güzel olmuş.

Anlam kayması sonucu –yor eki yerine de kullanılmakta:

Nasıl bir şey aramıştınız?

Zaman anlamını yitirip yapım eki (sıfat-fiil eki) olarak kullanılabilir; sıfat-fiiller türetir; bu sıfat-filler sıfat olarak kullanıldıkları gibi isimleşebilirler de[7]:

Başlamış iş, verilmiş sadaka

geçmiş (zaman), ermiş (adam)...
3. Şimdiki Zaman Eki: -yor

Fiil kök veya gövdesine gelerek hâlen yapılmakta olan bir işin vb. anlatılmasını/bildirilmesini sağlar:

Zil çalıyor.
Öğrenciler teneffüse çıkıyor.
Dünya dönüyor, zaman geçiyor, insanlık gelişiyor, ama Türkiye...
4. Gelecek Zaman Eki: "-acak/ecek"

Fiil kök veya gövdesine gelerek daha sonra yapılacak olan bir işin vb. bildirilmesini sağlar:

Oraya gideceğim ve onu göreceğim.
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
Ömrüm böyle esrarlı geçecek ses vermeden.

Zaman anlamını kaybedip yapım eki olarak da kullanılır; sıfat-filler yapar; bu sıfat-fiiller isimleşebilir:

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Buralar yaşanılacak yerler değil.
Geleceğini garantiye almalısın.
Alacaklı gibi duruyorsun.
Soğuk içecekler satılır mı burada?
Yakacakları yazdan hazırlamalı.
5. Geniş Zaman Eki: "-r" ; "-ar/-er"; "-ır/-ir/-ur/-ür"

Fiil kök veya gövdesine gelerek söz konusu olan işin vb. geçmiş, şimdiki ve gelecek zamanların tümüne ait olduğunun, yani her zaman tekrarlandığının bildirilmesini sağlar:

Seni ancak ebediyyetler eder istiab.
Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Her duvar, her kovukta şimdi niye
Bir büyük göz niyaz eder, ağlar
"Bitsin artık bu gizli şüphe!" diye?

Bu ek zaman anlamını yitirip yapım eki olarak da kullanılarak sıfat-fiiller yapar; bu sıfat-fiiller de isimleşebilir:

Benzer soruları daha önce cevaplamıştım.
Seninki çekilir dert değil.
Okur yazar oranı sürekli artıyor.

Uyurgezer, uçaksavar, yanardöner, benzerleri...

Geniş zamanın olumsuz çekiminde bu ekin kullanımı biraz izah gerektirir. Bazı şahıslarda olumsuzluk ekinden sonra geniş zaman eki gelmezken bazılarında da “z” olarak kullanılır:

Gel-i-r-im›gel-me-m ek yok

Gel-i-r-sin›gel-me-z-sin z

Gel-i-r›gel-me-z z

Gel-i-r-iz›gel-me-y-iz ek yok

Gel-i-r-siniz›gel-me-z-siniz z

Gel-i-r-ler›gel-me-z-ler z

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
b. DİLEK KİP EKLERİ

Dilek kipleri, iş, oluşu, kılışı, durumu ve hareketi zamana bağlı olmadan, tasarı ve dilekle ilgili olarak bildiren kiplerdir.

Dilek kipleri dörde ayrılır:1-Dilek-şart kipi 2-İstek kipi 3-Gereklilik kipi 4-Emir kipi

Bu kiplere ait ekler şunlardır:
1. Dilek-şart kipi eki: "-sa/-se"

Fiil kök veya gövdesine gelerek söz konusu olan işin dileğe ve şarta bağlı olduğunun bildirilmesini sağlar:

Ağlarsa anam ağlar

İsterse, veririz.

Olursa bir şikâyet ölümden olsun.

Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azîmetten

Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına

Uzanırken gece mehtabı getirsem yanına

Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç!
2. İstek kip eki: "-a/-e"

Fiil kök veya gövdesine gelerek istek anlamı katar.

Bana sor sevgili kaari[8], sana ben söyleyeyim

Sonra bir yer bulup oturdum. Hadi bir sigara içeyim dedim

Bunu böyle bilesiniz.

Nereye dikilmek istersen
Söyle seni oraya dikeyim!
3. Gereklilik eki: "-malı-meli"

Fiil kök veya gövdesine gelerek işin olması gerektiği anlamını katar:

Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli...
Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kere öpmeli..

Ya şevk içinde harap ol, ya aşk içinde gönül!
Ya lâle açmalıdır göğsümüzde yahut gül.

Hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyim
4. Emir kipi eki: -sİn, -İn(İz), -sİnlEr

Fiil kök veya gövdesine gelerek ikinci ve onların aracılığıyla da üçüncü şahıslara emir verilmesini sağlar.

Birinci şahısların emir çekimi olmadığı gibi ikinci tekil şahsın da çekimi olduğu hâlde eki yoktur:

Ağla ağla Sakarya!
Ey vuslat! O aşıkları efsununa ram et!
Ey tatlı ve ulvi gece! Yıllarca devam et!

Bu yazıyı acele yazsınlar!
Alın, bunları da okuyun!
2. ŞAHIS EKLERİ

¶Şahıs ekleri, fiili şahsa bağlayan; fiildeki işi, kılışı, hareketi yapanı; oluşa ve duruma sahip olanı bildiren eklerdir.

Şahıs eklerinin tekil ve çoğul şekilleri vardır.

Kiplere göre şahıs ekleri değişiklik gösterir; fiil kök veya gövdesinin ünlüyle veya ünsüzle bitişine göre iki çeşit şahıs eki vardır:

1. Şimdiki, gelecek, geniş ve -miş’li geçmiş zamanlarla gereklilik ve dilek kiplerinde kullanılan kişi ekleri:

-İm, -sİn, ---, -İz, -sİnİz, -lEr

bilir-im, bilir-sin, bilir, bilir-iz, bilir-siniz, bilir-ler

geliyor-um, alacak-sınız, olmuş-lar, bilmeliy-iz, gide-sin

2. –di’li geçmiş zamanla dilek-şart kipinde kullanılan kişi ekleri:

-m, -n, ---, -k, -nİz, -lEr

aldı-m, aldı-n, aldı, aldı-k, aldı-nız, aldı-lar

alsa-m, alsa-n, alsa, alsa-k, alsa-nız, alsa-lar

Emir çekimi de ayrı eklerle yapılır:git-sin, gid-in(iz), git-sinler
Not :Çekim Tablosuna Bakınız:İndirmek İçin Tablo Üzerne tıklayınız.

3. OLUMSUZLUK EKİ: "-ma/-me"

Fiil kök veya gövdelerine gelerek olumsuz çekimlerini yapar. Fiilin yapılmadığını, işin olmadığını bildirir. Bütün fillere gelebilir:

Gel-me-di, al-ma-dı, ver-mi-yor, ol-mu-yor, bil-me-meli, söyle-me!, dinle-me!

Bazı durumlarda ekin ünlüsü daralır:Gel-mi-yor, oku-mu-yor, sev-mi-yor...
4. SORU EKİ: "mı/mi/mu/mü"

Soru eki isimlerden ve fiillerden sonra kullanılabilir. Eklendiği kelimeden ayrı yazılır. ünlü uyumlarına girer.

Aldık mı?
Geldi mi?
Okudun mu?
Gördün mü?

Soru anlamının dışında başka görevlerde de kullanılır:

Seçenek sunar:

Alır mı almaz mı bilemem.

Şart, koşul bildirir:

Buraya geldi mi tepesi atıyor.

Derslerine çalıştı mı kazanır.

Yollar kapandı mı gelemez.

Zaman anlamı katar:

Hava bulutlandı mı yola çıkın, dedi.

Buraya geldi mi size de uğrar.

Şaşırma, hayret, beklenmezlik bildirir; ünlem ifade eder:

Bir de onu karşımda görmeyeyim mi!

Aniden babasına rastlamasın mı!

Tehdit, korkutma bildirir:

Sopayı elime aldım mı görürsün.

Fiile kesinlik anlamı katar:

Bakarsın buraya uğrar mı uğrar.

Sizin işinizi yaptı mı yaptı.
5. EK-FİİL

Fiillerin birleşik zamanlı çekimlerini yapmayı sağlar:

“imek” fiilinin ek olarak kullanımıdır. Genellikle bitişik yazılır.

çalışmış i-di-k›çalışmıştık

okuyor i-se›okuyorsa

okuyor i-miş-ler/okuyorlar imiş›okuyorlarmış

-di’li geçmiş zamanın hikâyesi, şartı; -miş’li geçmiş zamanın hikâyesi, rivayeti, şartı; şimdiki zamanın hikâyesi, rivayeti, şartı; gelecek zamanın hikâyesi, rivayeti, şartı; geniş zamanın hikâyesi, rivayeti, şartı; dilek-şart kipinin hikâyesi, rivayeti; istek kipinin hikâyesi, rivayeti; gereklilik kipinin hikâyesi, rivayeti ve şartı ek-fiil alabilir. Bunlar filler konusunda ayrıntısıyla işlenecektir.

Yapım Ekleri Konu Anlatımı



Şimdide Yapım eklerini kullanarak isimden isim veya isimden fiil üretelim.bolbol örneklerle görelim

YAPIM EKLERİ :İsim ya da fiil kök veya gövdelerine gelerek onlardan başka isim ya da fiil türeten eklerdir. Yapım ekleri eklendiği sözcüğün anlamını da türünü de değiştirir. Her zaman çekim eklerinden önce gelir. Yapım eki almış bir sözcüğe türemiş sözcük ya da gövde denir.Eğer sözcük yapım eki almışsa basit yapılıdır sözcük çekim eki olsa da basittir



1)İsimden İsim Yapım Ekleri :



*Lık: kömür-lük, göz-lük , kulak-lık …

*lı: Şehir-li , para-lı , ağaç-lı , baş-lı …

*sız: su-suz, para-sız, ev-siz,

*cü: göz-cü, sanat-çı, yol-cu, simit-çi,

*ce: Türk-çe İngiliz-ce

*daş:Çağ-daş, arka-daş, yol-daş

*üncü: üç-üncü beş-inci

*msı:acı-msı ekşi-msi

*cil:et-cil ben-cil insan-cıl

*şın: sarı-şın

*sal: kum-sal kadın-sal

*ıt: yaş-ıt

*cağız: kız-cağız çocuk-cağız

*cık:az-ı-cık küçük-cük

*tı: horul-tı cıvıl-tı



2)İsimden Fiil Yapan Ekler :İsim köklerine veya gövdelerine gelerek onlardan fiil türetir.



*la :su-la, taş-la, uğur-la

*al: çok-al, az-al, dar-al

*l: doğru-l, sivri-l

*a: kan-a, yaş-a, tür-e, boş-a

*ar: yaş-ar, mor-ar, sarı-ar

*da: fısıl-da, horul-dagürül-de

*at: yön-et, göz-et

*ık: geç-ik, bir-ik

*ımsa: az-ımsa, benim-se,küçü(k)-mse

--kır:fış-kır, hay-kır

--lan:ev-len, rahat-la

--laş:şaka-laş, der-leş, çocuk-laş

--sa:su-sa, garip-se önem-se



3)Fiilden İsim Yapan Ekler:Fiil kök veya gövdelerine gelerek isim yapan eklere denir.



--ca:düşün-ce, eğlen-ce

--ocak-ecek: giyecek, yok-ocak, aç-ocak

--ak:yat-ak, kaç-ak, dur-ak,

--ga:böl-ge, bil-ge, süpür-ge,

--gan:çalış-kan, unut-kan, kay-gan

--gı:sev-gi, çal-gı, as-kı

--gıç:bil-giç, dal-gıç, başlan-gıç

--gın:yor-gun, bil-gin, bez-gin, bit-gin

--ı,--i:yaz-ı, öl-ü, yap-ı, çat-ı, kok-u, doğ-u

--ıcı-ici:yap-ıcı, gör-ücü, al-ıcı, sat-ıcı,

--ık-ik:kes-ik, aç-ık, göç-ük,

--ım-im:say-ım, seç-im, öl-üm, ölç-üm

--ın-in:yığ-ın, ak-ın, tüt-ün, ek-in,

--nç:gül-ünç, sev-inç

--ıntı:kes-inti, çık-ıntı, dök-üntü,

--ır-er:gel-ir, gid-er, ok-ur,

--ış:otur-uş, yürü-y-üş,

--ıt:geç-it, yak-ıt, ölç-üt,

--ma:gülmeyi severim , konuşmayı bil.

--mak:gelmek, gitmek

--tı:belir-ti, kızar-tı,



4)Fiilden Fiil Yapan Ekler:Fiil soylu kelimelerden yeniden fiil yapan eklere denir.



--dır:gül-dür, yap-tır, koş-tur,

--ala:kov-ala, silk-ele,

--er:gider, çık-ar,

--imsa:gül-ümse, an-ımsa,

--ın:gez-in, gör-ün, sev-in, taşı-n,

--r:kaç-ır, bat-ır, iç-ir,

--ş:gör-üş, uç-uş, gül-üş,

--t:uza-t, sap-ıt, korku-t, üşü-t,

--ı:sev-il, kır-ıl, sat-ıl

Sözcüğün Yapısını Belirleme Konu Anlatımı



sözcükler Bulundukları yapı yönünden 3 ayrılırlar...

1-BASİT SÖZCÜKLER:
*Yapım eki almayan sözcüklerdir.
*Çekim eki alabilirler.
*Kök halinde bulunurlar.

Kitap, Ol, Mavi, Kim

Kitab-ı, Ol-acak, Mavi-y-di, Kim-den

Not: Yabancı dillerden dilimize giren sözcükler, kendi dillerinde ek alsa dahi, dilimizde “basit” kabul edilir.
Selamet, Edebiyat, Nadan, Mesuliyet

2-TÜREMİŞ SÖZCÜKLER:
*Yapım eki alan sözcüklerdir.
*Çekim eki alabilirler.
*Gövde halinde bulunurlar.

Kitap-çı, Ol-uş, Mavi-li, Sabah-çı, Kim-lik

3-BİLEŞİK SÖZCÜKLER:
*En az iki kelimenin bir araya gelmesi ile oluşan sözcüklerdir.
*Bu sözcükler bir araya gelirken, ses ve anlam değişikliğine uğrayabilirler.

Balkabağı, Çekyat, Pazartesi

2007 Nisan Dönemi Ales Sınav Soruları


16 Kasım pazar günü yapılacak olan akademik personel lisansüstü eğitim sınavı öncesi geçmiş yıllarda çıkmış olan ales soruları.İşte geçen yıl nisan ayında çıkan ales soruları..

Aşağıdaki pdf uzantılı dökümanları açabilmek için Adobe Reader 'ın 5.0 veya üstü sürümünün sisteminizde yüklü olması gerekmektedir. Eğer dökümanları kaydetmek istiyorsanız, kaydetmek istediğiniz dökümanın üzerine sağ tıklayıp "Hedefi Farklı Kaydet" seçeneğini seçiniz.

2007 NİSAN DÖNEMİ

AKADEMİK PERSONEL ve LİSANSÜSTÜ EĞİTİMİ GİRİŞ SINAVI (ALES) SORU KİTAPÇIKLARI VE YANITLARI

SINAV TARİHİ: 22.04.2007
SAYISAL BÖLÜM (A KİTAPÇIĞI)

Sayısal-1 Testi
Sayısal-2 Testi
Cevap Anahtarı

SÖZEL BÖLÜM (A KİTAPÇIĞI)

Sözel Bölüm Testi
Cevap Anahtarı

Burdan İndiriniz.. TIKLA

Akedemik personel lisanüstü egitim sınavı

Denklem Çözme Konu Anlatımı(online Ders)

Temel Kavramlar Öğrenme-Matematik-1-

Sayı sistemleri Konu anlatımı (online Ders)